“Gaziantep’te Yeni Moda: Parti Değiştiren Siyasetçiler”
                                04/11/2025 08:10  | Son Güncelleme : 04/11/2025 15:33
                                | Müslüm OKATAN
                                
                        
Son dönemlerde Türkiye siyasetinde dikkat çeken bir tablo var.Seçildiği partiden istifa edip jet hızıyla başka bir partiye geçen belediye başkanları ve meclis üyeleri adeta yeni bir “moda” başlattı.
Bu durum yalnızca Türkiye genelinde değil, Gaziantep’te de sıkça karşımıza çıkıyor.
Seçim öncesinde “halkın içinden biri” olarak gösterilen, “hizmet için geldik” diyerek vatandaşın kapısını çalan siyasetçiler, aradan birkaç ay geçmeden bambaşka rozetlerle karşımıza çıkıyor.
Vatandaş da doğal olarak soruyor:
“Ne değişti? Seçimden birkaç ay sonra partini beğenmez oldun da, şimdi mi aklına geldi hizmet etmek?”
Seçim sürecinde partisini göklere çıkaran, liderinin arkasında yürüyen, meydanlarda “Birlikte başaracağız” sloganları atan bu kişiler, şimdi başka partilerde koltuklarını koruma derdine düşmüş durumda.
Oysa siyaset bir “dava” işidir, bir “söz” işidir.
Vatandaşa verilen sözün, yemin kadar kutsal olması gerekir.
Ne yazık ki Türkiye’de siyaset, her geçen gün biraz daha koltuk hesabına dönüşüyor.
Dün aynı fotoğraf karesinde olanlar, bugün birbirine sırtını dönmüş durumda.
Bu durum halkın gözünde siyasete olan güveni sarsıyor, inancı zedeliyor.
Gaziantep’te de benzer örnekleri görüyoruz.
Seçim öncesi gece gündüz çalışan, partisi adına her kapıyı çalan bazı isimler, bugün o partiden istifa edip farklı saflarda yer alıyor.
Peki neden?
Gerçekten inandıkları bir ideolojik fark mı var, yoksa daha güçlü bir makam, daha geniş bir imkan mı?
Bu sorunun cevabını halk çok iyi biliyor aslında.
Asıl mesele sadece kişisel değil, kurumsal da.
Siyasi partilerin de bu tablo karşısında kendilerini sorgulaması gerekiyor.
Aday belirleme süreçlerinde tabanın görüşü alınmadan, sadece “kazanacak kişi” mantığıyla yola çıkıldığında işte böyle sonuçlar kaçınılmaz oluyor.
Partiler, halkın nabzını tutmadan, teşkilatın iç sesini dinlemeden aday belirledikçe, seçimi kazansa da güveni kaybediyor.
Seçimden sonra parti değiştiren bir belediye başkanı, sadece partisini değil, seçmenin vicdanını da yaralar.
Çünkü vatandaş sandığa giderken “şahsa” değil, o şahsın temsil ettiği değerlere, duruşa, partiye oy verir.
Seçimden sonra “Oyu ben aldım, parti değil” diyen bir siyasetçi, aslında en büyük yanılgıya düşer.
O oy, hem sana hem seni oraya taşıyan örgüte, partiye, ideolojiye verilmiştir.
Bugün Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu şey dürüstlük, samimiyet ve güven.
Siyaset, koltuk değiştirme yarışı değil; halkın derdine çözüm bulma sanatıdır.
Parti değiştirmek bir “moda” olabilir ama bu moda, Gaziantep’in ve Türkiye’nin vicdanında onarılması zor bir yara bırakıyor.
Artık vatandaş her şeyi görüyor, not ediyor.
Bugün rozet değiştirenlerin yarın hangi kapıyı çalacağı belli olmaz ama halk, kimin samimi olduğunu, kimin çıkar peşinde koştuğunu çok iyi biliyor.
            
            
            
            
            
            
                            