Arama

Deprem Bize Ne Öğretti… Ders Çıkarabildik mi?

09/12/2025 06:34 | Son Güncelleme : 12/12/2025 07:18 | Müslüm OKATAN


Deprem Bize Ne Öğretti… Ders Çıkarabildik mi?

Deprem Bize Ne Öğretti… Ders Çıkarabildik mi?

6 Şubat sabahı…

O karanlık an, Gaziantep’in, Kahramanmaraş’ın, Hatay’ın, Malatya’nın, Adıyaman’ın ve Türkiye'nin kalbine kazındı. Bir anlık sarsıntı, binlerce evi yok etti, on binlerce canı aramızdan aldı. O gün, hepimiz bir başka uyandık. Sokaklar sessiz, şehirler yaralıydı. Gökyüzü bile çökmüş gibiydi.

Acı büyüktü, yas derindi… Mekânları cennet olsun.

Ama bugün dönüp baktığımızda, aklımıza şu soru düşüyor:

O büyük felaketten gerçekten ders aldık mı?

Her gün televizyon ekranlarında bir deprem haberi daha görüyoruz. Bir ilçede 4 büyüklüğünde deprem, başka bir bölgede 5.3 ile sarsıntı… Uzmanlar uyarıyor, fay hatları suskun ama tehlike hep canlı. Türkiye’nin deprem gerçeği artık tartışılmaz; bu coğrafya bize “Hazırlıklı ol” diye haykırıyor.

Fakat biz ne yapıyoruz?

Bir süre konuşup susuyoruz.

Korkup kaçıyoruz.

Sonra unutuyoruz.

Oysa unutmak, yeni felaketlere davetiye çıkarmaktır.

Deprem unutmuyor. Biz unutursak, deprem bize yeniden hatırlatır — hem de en acı şekilde.

İhmalin Bedelini Ödedik, Peki Aynı Hata Tekrar Yapılacak mı?

6 Şubat’ta gördük ki, deprem tek başına yıkıcı değil.

Asıl yıkan; çürük binalar, yanlış zeminlerde yükselen yapılar, eksik denetimler, bitmeyen bahaneler ve yıllarca ertelenen önlemlerdi.

Bir bina çökerken aslında sadece beton değil; içinde yaşayan bir ailenin yılları, umutları, geleceği de çöküyor.

Bir anne, bir baba, bir çocuk… Bir anda yok olabiliyor.

Peki bugün farklı ne yapıyoruz?

Riskli binalar hâlâ ayakta, kentsel dönüşüm birçok yerde yavaş, vatandaş hâlâ “Evim yıkılır mı?” korkusuyla yaşıyor.

Bazı yerlerde hâlâ denetimsiz yapılar yükseliyor.

Ve en korkuncu:

Toplumda yine bir rehavet, yine bir unutmuşluk hâli…

Deprem uzmanı değiliz ama şu gerçeği hepimiz biliyoruz:

Deprem öldürmez; ihmal öldürür.

Belediyelerin ve Kurumların Sorumluluğu Hayatidir

Bu ülkenin kurumları artık şunu çok iyi anlamalı:

Depremle mücadele, sadece bir dosya işi, bir ihale meselesi, bir açıklama konusu değildir.

Bu bir hayat meselesidir.

Belediyeler, riskli bölgeleri samimiyetle tespit etmeli, vatandaşın güvenli konut hakkını korumalı, kentsel dönüşümü siyasi tartışmalardan uzak şekilde hızlandırmalıdır. Kamu binaları dahil tüm yapılar sağlamlık testinden geçmeli, eksikler acilen giderilmelidir.

Vatandaş da kendi sorumluluğunu bilmeli.

“Bize bir şey olmaz” zihniyeti, bu ülkeye çok pahalıya mal oldu.

Artık kimsenin bu lüksü yok.

Deprem Gelir, Haber Vermez… Ama İz Bırakır

Deprem, kapıyı çalmadan giren misafir gibidir.

Ne zaman geleceğini söylemez, fırsat vermez, sabretmez.

Ama geldiğinde ardında sessizlik, gözyaşı ve uzun yıllar kapanmayan yaralar bırakır.

Biz bugün hâlâ nefes alabiliyorsak, sevdiklerimize sarılabiliyorsak, şehirlerimiz ayaktaysa…

Demek ki hâlâ vaktimiz var.

Hâlâ önlem alabiliriz.

Hâlâ kaderimizi değiştirebiliriz.

Bir Çağrı: Unutmayalım, Hatırlatalım, Hazırlanalım

Bu yazıyı okuyan herkese bir çağrım var:

Depremi sadece bir haber başlığı olarak görmeyin.

Sosyal medyada birkaç gün konuşulup sonra rafa kaldırılan bir konu olarak düşünmeyin.

Bu acı, bizim gerçekliğimiz.

Bu tehlike, bizimle birlikte yaşıyor.

Depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz ama ihmale ne zaman yenileceğimizi biliyoruz.

Önlem alırsak yaşarız.

İhmal edersek tekrar yıkılırız.

Bize düşen görev açık:

Depremi hafızamızda canlı tutmak, kurumları göreve çağırmak, kendi güvenliğimizi sağlamak ve “Keşke” demeden hazırlanmak.

Çünkü bir sonraki felakette söylenen her “Keşke”…

Gecikmiş bir çığlıktır.

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.