Otopark Çilesi: Bu Şehir Artık Kaldırmıyor!

Uzun zamandır yazmak istediğim bir konuyu bugün kaleme alıyorum. Çünkü bu mesele artık görmezden gelinemeyecek boyuta ulaştı. Bu şehrin en temel sorunu otopark eksikliği. Bugünkü yazımda hem sorunu hem de neler yapılması gerektiğini anlatacağım.

Nereye giderseniz gidin, araç park edecek yer bulmak imkânsız. Sanki her gün yüzlerce araç daha trafiğe çıkıyor ama yollar, otopark alanları yerinde sayıyor. Özellikle şehir merkezinde durum vahim… Bir yere gitmek değil, aracınızı park edebilmek mesele. Çoğu sürücü, mecburen kaldırımlara, yaya geçitlerine ya da yasak yerlere park ediyor. Sonuç: Yaya güvenliği sıfır, trafik akışı bozuk, şehir estetiği yerle bir.

Burada en büyük eksiklik, yıllardır süregelen planlama ve öncelik hatası. Belediyeler park bahçeye, gösterişli projelere bütçe ayırırken, şehrin en temel ihtiyacı olan otopark konusu ikinci plana itiliyor. Oysa modern şehirlerde önce trafik ve otopark planlaması yapılır, sonra süsleme başlar. Bizde ise tam tersi: Önce vitrin hazırlanıyor, sonra içerideki sorunlarla boğuşuluyor.

Üç belediyenin de ayrı ayrı adım atmak yerine, oturup ortak bir “Otopark Master Planı” hazırlaması gerekiyor. Katlı otoparklar, yer altı otoparkları, akıllı park sistemleri, ücretli ama erişilebilir çözümler… Bunlar hayal değil, yeter ki siyasi çekişmeleri bırakıp şehir için çalışılsın. “Burası benim yetki alanım, burası senin bölgen” gibi kısır tartışmalarla yıllar kaybediyoruz.

Ayrıca trafik düzenlemeleri de bu planın bir parçası olmalı. Dar sokaklara paralel park uygulaması, kaldırımlara cezasız park gibi alışkanlıklar son bulmalı. Denetim ciddi olmalı ki vatandaş da buna uyum sağlasın. Şu anki hâliyle “Nasıl olsa herkes kaldırımlara çıkıyor” anlayışı yerleşmiş durumda

Unutmayalım, otopark bir lüks değil, şehircilikte en temel ihtiyaçlardan biridir. Eğer bu şehirde yaşam kalitesini yükseltmek istiyorsak, önceliğimizi doğru belirlemek zorundayız.

Bu şehir artık kaldırmıyor! Daha fazla geç kalınırsa, yarın bugünü bile arar hâle geliriz.